Cengiz Aytmatov (12 Aralık 1928, Kırgızistan - 10 Haziran 2008, Almanya)

Kültür-Sanat 0

BİŞKEK, 13 Aralık 2018 /Kabar/. Ünlü yazar Cengiz Aytmatov’un bugün doğum günü. 90 yıl önce bugün dünyaya geldiğinde anne ve babasının o günkü duygularını tahayyül etmek pek kolay olmasa gerek. Doğduğu gün kim bilirdi ki henüz 10 yaşında babasından ayrı kalacak ve bu ayrılık da ebedî olacak diye… Babasız geçen yılların acısıyla gönlünde oluşan yaraların kabuk bağladığı zamanlarda annesi Nagima Hanımın içindeki fırtınaların, ümit ışığını söndürmeye yetmediğini anlamak ve anlatmak kolay mıdır? Mutlu başlayan günlerin azap dolu yıllara dönmesi, inişli çıkışlı, çalkantılı yılların ardından yaşanan uzun sayılabilecek bir ömrün sonunda her fani gibi bir “ak gemi”yle bir sahilden öbür sahile ümitvâr olarak gitmek pek zordur.

SSCB ve devamında bağımsız Kırgız Cumhuriyetinin vatandaşı Aytmatov’u Osmonakun İbraimov’un Rusça olarak kaleme aldığı ve Muhittin Gümüş’ün editörlüğünde KTMÜ Öğretim elemanları (H. Aşlar, F. Serçe, Z. Altun, M. Gümüş, D. Gürpınar, B. Elebesova) tarafından Türkiye Türkçesine çevirisi yapılan, Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu’nun katkılarıyla “Devrinin Büyük Yazarı Cengiz Aytmatov; Hayatı ve edebî Kişiliği" (Bengü Yayınları, Ankara 2018) adlı eserle daha ayrıntılı olarak tanıyabilirsiniz.

Eserlerini 1968’e kadar Kırgızca, daha sonraki yıllarda ise Rusça olarak kaleme alan Aytmatov, tema olarak aşk, dostluk, savaş döneminin acıları ve kahramanlıkları ile Kırgız halkının gelenek ve göreneklerine bağlılığını yansıtmaya çalışmıştır. Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlakî, edebî zenginliğini ve maddî ve manevî kültür değerlerini eserlerine yansıtmış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içinde düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde insanı merkeze almış bir yazardır.

Hikâyelerinde milletinin temel edebî değeri olan millî hafızaya ait efsane, destan, masal, hikâye ve türküleri ve bunların meydana geldiği şartları, ardındaki hikâyeleri, insanları kullanırken, Kırgız kültürünü, psikolojisiyle, duyuş ve anlayış tarzıyla, maddî ve manevî zenginliğiyle o kültürü bina edenlerin evlatlarına yeniden hatırlatmaya çalıştı. Ayrıca hikâyelerinde halkının değerlerini, dertlerini, varsa onun içindeki çürümeyi anlatan yazarın en önemli özelliği, özüne bağlılık, kendinden, halkından, coğrafyasından haberdar olma olarak kendini gösteriyor. Eserleri Türkçe'nin yanı sıra birçok dile tercüme edilmiştir.

(Golden Bridge News – Muhittin Gümüş)