BİŞKEK, 10 Ekim 2019 /Kabar/. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), gerekli önlemlerin alınmaması halinde dünya genelinde her 4 kişiden birinin yaşamlarının herhangi bir döneminde ruhsal ya da nörolojik rahatsızlıklardan etkilenebileceği uyarısında bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ülkelerin yüzde 40'ından fazlasında ruh sağlığı politikası, yüzde 30'undan fazlasında ruh sağlığı programı, yüzde 25'inin de ruh sağlığı mevzuatı bulunmadığını söylüyor.
DSÖ, halihazırda yaklaşık 450 milyon kişinin ruhsal rahatsızlıklardan biri veya birkaçıyla mücadele ettiğine, gelecekte de her 4 kişiden birinin ruhsal ya da nörolojik bir hastalıktan etkilenme riski taşıdığına dikkat çekiyor.
Hastalıkların yarısı 14 yaşından önce başlıyor
Ruhsal hastalıklardan muzdarip kişiler arasında çocuk ve ergenler de yer alıyor. Dünya genelinde çocuk ve ergenlik çağındaki gençlerin en az yüzde 10'u bir çeşit ruhsal hastalıktan muzdarip.
DSÖ verileri, dünyada çocuk ve ergenlerin yüzde 10 ila 20'sinde ruhsal hastalıklardan birinin görüldüğünü ve bu hastalıkların yaklaşık yarısının 14 yaşından önce başladığını ortaya koyuyor. Diğer yandan vakaların çoğunda teşhis ve tedavinin yapılmadığı belirtiliyor.
Tüm bölgelerde, nöropsikiyatrik rahatsızlıkların, gençlerde başlıca yetersizlik nedeni olduğu vurgulanıyor. Veriler, ruhsal hastalıklarının, 10-19 yaş grubunda küresel hastalık ve yaralanma yükünün yüzde 16'sını oluşturduğunu gösteriyor.
İntihar, 15-19 yaş arası kızlarda ikinci, aynı yaş grubundaki erkeklerde üçüncü, 15-29 yaş arası kişilerde de ikinci ölüm nedeni olarak gösteriliyor.
Küresel hastalık yükünün yüzde 10'unu oluşturuyor
DSÖ verilerine göre, ruhsal ve nörolojik hastalıklar ile madde kullanım bozuklukları, dünya genelinde ölümcül olmayan hastalık yükünün yüzde 30'unu, küresel hastalık yükünün de yüzde 10'unu oluşturuyor.
Dünyada 2005-2015 yılları arasında, ruh sağlığı hastalıklarının görülme sıklığının yaklaşık yüzde 16 oranında arttığı ifade ediliyor.
Birçok ülkede çatışma ve göç gibi bir takım olumsuzların artmasıyla bu oranın daha da yükselebileceği değerlendirmesi yapılıyor.
Çatışma bölgeleri ruhsal hastalık riskini artırıyor
Çatışmadan etkilenen bölgelerde yaşayan her 9 kişiden birinde orta ya da ağır düzeyde ruhsal hastalık görülüyor.
DSÖ, son 10 yılda ülkelerinde savaş veya çatışmaya tanık olan her 11 kişiden birinin gelecekte orta ya da ağır düzeyde ruhsal rahatsızlık yaşayabileceği uyarısında bulunuyor.
Uzmanların 39 ülkede yürüttüğü 129 çalışma, bu kişilerin depresyon, endişe bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, bipolar bozukluk veya şizofreni riski taşıdığını ortaya koyuyor.
350 milyon kişinin depresyonda olduğu tahmin ediliyor
DSÖ'nün 2017 tahminlerine göre, depresyondaki kişi sayısı dünya genelinde 322 milyon. Bugün, bu rakamın 350 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
Dünyada depresyonda olan kişilerin çoğunluğu, nüfus yoğunluğuyla bağlantılı olarak Çin ve Hindistan'ın yer aldığı Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik bölgesinde yaşıyor.
Depresyon, kadınlar arasında erkeklerden daha yaygın görülüyor. Hem depresyona hem de endişe bozukluğuna, yaş ilerledikçe daha fazla rastlanıyor.
Dünya genelinde endişe bozukluğu yaşayan kişi sayısı da 264 milyon. Endişe bozukluğu en fazla Güneydoğu Asya bölgesinde ve Amerika kıtasında görülüyor.
Örgütün 2018 tahminlerinde de dünyada 23 milyon kişinin şizofreniden ve 60 milyonunun da bipolar bozukluktan etkilendiği kaydediliyor.
Ayrıca dünyada bilişsel ve zihinsel yetilerde bozulma şeklinde kendini gösteren "demans" (bunama) hastası 50 milyon kişi bulunuyor.
Depresyon, endişe bozukluğu, bipolar bozukluk...
İstatistiksel veriler sunan "Our World in Data" internet sitesine göre, 2017'de dünya genelinde yaklaşık 970 milyon kişide ya ruhsal hastalık ya da madde kullanım bozukluğu görüldü.
Sitede "Global Burden of Disease" verilerine dayanarak hazırlanan interaktif haritada, depresyon, endişe bozukluğu, bipolar bozukluk, yeme bozuklukları, alkol veya ilaç kullanım bozuklukları ve şizofreni dahil herhangi bir ruhsal hastalığı ya da madde kullanım bozukluğu olan kişilerin ülke nüfusundaki payı gösteriliyor.
Haritaya göre, 2017'de ruhsal hastalık ve madde kullanımı bozukları en fazla yüzde 18,71 ile Yeni Zelanda, yüzde 18,38 ile Avustralya, yüzde 17,73 ile İran, yüzde 17,7 ile Grönland, yüzde 17,34 ile ABD'de görülüyor.
Hastalardan üçte ikisi yardım istemiyor
Çoğu ruhsal hastalığın tedavisi olmasına karşın bu tür sorun yaşayanların neredeyse üçte ikisi uzmanlara asla başvurmuyor.
DSÖ, utanılacak bir durum olarak görülmesi, ayrımcılığa maruz kalma kaygısı ve ihmalin, ruhsal hastalıkları bulunan kişilerin bakım ve tedavisini engellediğine dikkat çekiyor.
İlerlemiş ruhsal hastalığı olan kişilere yönelik ayrımcılığın, bu kişilerin tedavi hizmetlerine erişmelerini engellemenin yanı sıra erken ölüm ve sakatlık risklerini de artırdığı kaydediliyor.
DSÖ'ye göre, ağır ruhsal hastalığı bulunan kişiler, genel nüfus ortalamasından 10 ila 20 yıl daha erken hayatını kaybediyor.
Ruhsal hastalığı olan kişilerin bir kısmı tedavi görmüyor
Dünya genelinde uygulamaya konulan sağlık sistemleri, ruhsal hastalıkların getirdiği yüke henüz yeterince cevap veremiyor.
Tedaviye duyulan ihtiyaç ile bu ihtiyacın karşılanması arasındaki uçurum tüm dünyada açılmış durumda.
DSÖ 2018 verilerine göre, düşük ve orta gelirli ülkelerde, ruhsal hastalığı olan kişilerin yüzde 76 ila yüzde 85'i rahatsızlıkları için tedavi görmüyor.
Yüksek gelirli ülkelerde de bu kişilerin yüzde 35 ila yüzde 50'si tedavi olmuyor.
Küresel ekonomi her yıl verimlilikte yaklaşık bir trilyon dolar kaybediyor
Birçok ülkede iş görememezlik halinin ve erken emekliliğin ana nedeni olan ruh sağlığı sorunları, ekonomilere de büyük finansal yük getiriyor.
Dünya Bankasına göre, dünya nüfusunun en az yüzde 10'unun ruhsal ve nörolojik hastalık ile madde kullanım bozukluklarından etkilendiği tahmin ediliyor.
Bu rahatsızlıkların, bireylerin, ailelerin ve toplumların sosyal ve ekonomik refahı üzerindeki etkisi büyük olsa da çoğu zaman hafife alınıyor ve göz ardı ediliyor.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde ruhsal hastalıklar, herhangi bir zamanda, çalışan nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sini etkiliyor.
Küresel ekonomi, her yıl depresyon ve kaygı bozukluğu nedeniyle verimlilikte yaklaşık bir trilyon dolar kaybediyor.
Geçen yıl yapılan bir araştırma, dünyanın her ülkesinde ruh sağlığı bozukluklarında artış gözlendiğini, önlem alınmazsa bunun 2010 ile 2030 arasında küresel ekonomiye maliyetinin 16 trilyon doları bulabileceğini ortaya koydu.
Her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor
DSÖ, 10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü dolayısıyla da rapor yayımladı. Rapora göre, her 40 saniyede bir kişi intihar ediyor ve tüm önlemlere rağmen yılda 800 bin kişi intihar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Dünya genelindeki intiharların yüzde 79'u düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşanıyor.
Raporda, küresel bazda ortalama her 100 bin ölümden 10,5'inin, yüksek gelirli ülkelerde de her 100 bin ölümden 11,5'inin sebebinin intihar olduğu belirtiliyor.
Düşük gelirli ülkelerde kadın-erkek intihar oranları neredeyse eşitken, yüksek gelirli ülkelerde erkeklerin intihar oranının kadınlara göre neredeyse üç kat daha yüksek olduğu vurgulanıyor.
DSÖ'nün bu yıl Dünya Ruh Sağlığı Günü teması, intiharın önlenmesi olarak açıklandı.
Kaynak: AA