• 86.5
  • 90.34
  • 0.85

Hoca Ahmed Yesevî Türkistan’ın piridir

Dünya 0

Ankara (Golden Bridge News) Konya Aydınlar Ocağı’nda, yeni yılın ilk Selçuklu Salı Sohbetleri’nde Hoca Ahmed Yesevî gündeme geldi. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Şimşek, İl Halk Kütüphanesindeki sohbetinde, “Hoca Ahmed Yesevî’nin kitapları ve tasavvufî görüşü tam anlamıyla genç nesillere anlatılıp aktarılmış olsaydı ülkemizde alevi-sünni diye bir ayrılık olmazdı” dedi.

Türk tasavvuf geleneği içerisinde önemli yere sahip olan Hoca Ahmed Yesevî hazretlerinin hayatı, şahsiyeti, eserleri ve türbesiyle ilgili açıklamalar yapan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Şimşek, “Anadolu’da her şehrin bir pîr’i vardır. Bizim pirimiz Hz. Mevlâna’dır. Kastamonu’da Şeyh Şaban Velî hazretleri, Erzincan’da Terzi Baba’dır… Hoca Ahmed Yesevî ise Ulu Türkistan’ın piridir.” dedi. Hoca Ahmed Yesevî’yi Fuat Köprülü sayesinde tanıdığını belirterek şunları ifade etti: “Ahmed Yesevî Kazakistan’ın Sayram kasabasında dünyaya geldi. Türk-İslâm Tasavvufunun büyük öncüsüdür Doğum târihi bilinmemektedir. 1194 (H.590) senesinde Yesi’de vefat etti. Kabri oradadır. Tîmûr Han onun için muhteşem bir türbe yaptırmıştır. Babası Şeyh İbrahim, muhit tarafından tanınmış bir sûfîdir. Soy olarak Hz. Ali’ye dayandırılır. Anne ve babasını küçük yaşlarda kaybeden Ahmed Yesevi, Arslan Babadan dini ve tasavvufi eğitim gördü ve onun vefatı üzerine bir arayış içerisine girdi. Önemli ilim merkezlerinden olan Buhara’ya giden Ahmed Yesevî, burada Yusuf-ı Hemedani' nin müridi olduğu ve işaret aldığında tekrar Yesî’ye dönerek dergâh kurdu. İnsanları dinî, ahlâkî açıdan yetiştirmeye çalıştı. Şeyh Feridüddîn Aktar tarafından “Pîr-i Türkistan lakabıyla vasıflandırılmıştır. Mevlâna, Yunus Emre ve Hacı Bektaş-ı Velî gibi mutasavvıflar üzerinde tesiri olmuştur.”

YESEVÎ VAKTİNİ ÜÇE AYIRIRDI

Sunum şeklinde Hz. Yesevî’nin türbesi ve civarındaki yapılarla ilgili bilgiler de veren Şimşek, “Ahmed Yesevî hazretleri vakitlerini üçe ayırırdı. Üçte birlik kısmında ibâdet ve zikirle meşgul olurdu. İkinci kısmında talebelerine zâhiri ve bâtınî ilimleri öğretirdi. Üçüncü kısımda ise alın teriyle geçimini sağlamak üzere takta kaşık ve kepçe yaparak bunları satardı” dedi.

Hz. Peygamberin sünnetine bağlı bir insan olan Yesevî hazretlerinin, “Peygamber’in vefat yaşını düşünerek; rivayetlere göre 63 yaşına gelince, dergâhının altında küçük bir oda şeklinde çilehâne yaptırmış ve ömrünün geri kalanını, yiyeceklerini de zaman zaman temin etmek suretiyle burada geçirmiştir diyen Şimşek, önemli eseri olan ve hikmet dolu şiirlerinin yer aldığı Divân-ı Hikmet adlı kitabından da sahte şeyhlerle ilgili sözlerini şöyle aktardı: “Ellerine ucu sivri demirli değnek alırlar/ Başlarına (da) kocaman birer sarık sararlar/ Köy köy gezerek cahil köylülerden nezir alırlar/ Helâl haram demeden (böylece) geçinip giderler.”

“GÖNLÜ KIRIKLARA MERHEM OL”

Hoca Ahmed Yesevî’nin birlik ve beraberliğe çok önem verdiğini ve bu fikirlerini de Divân-ı Hikmet’te dile getirdiğini kaydeden Şimşek, “Nerde görsen gönlü kırık merhem ol/ Öyle mazlum yolda kalsa yoldaş ol/ Mahşer günü dergâhına yakın ol/ Ben benlik güden kişilerden kaçtım işte.” şiirini okudu.
Konya Müze Müdürü Yusuf Benli, NEÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, akademisyen ve çok sayıda dinleyicinin yer aldığı sohbetin soru-cevap bölümünün ardından Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Yrd. Doç. Dr. Hacı Ahmet Şimşek’e “Büyük Selçuklu Mirası” adlı eseri hediye etti.