“Kırgız halkı dünyadaki en eski halklardan biridir”

Toplum 0

“Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra Türk dünyasını bir araya getiren, Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı – TÜRKSOY, Türk Keneşi ile de sıkı işbirliği yapıyoruz”

Kırgız Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Sayın Kubanychbek Omuraliev’le, Kırgızistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonraki durumu, ülkede meydana çıkan son gelişmeler, Türk soylu ülkeler birliğinin geldiği noktayı, Türk dünyasına dair söyleşi gerçekleştirdik.

– Türkistan, SSCB döneminde Orta Asya gibi tanımlanan bölgede dört Türk dilli devlet- Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan yer almaktadır. Belli ki, Sovyetler zamanında tüm vasıtalarla Türkleşme engelleniyor, tüm hızıyla Sovyetleştirme (Ruslaştırma) politikası uygulanıyordu. Tabi ki, bunlar kendi tarihini, kimliğini unutturulması olarak vücut bulmaktaydı. Sovyetler Birliğinin çözülmesinin ardından geçen 27 yılda Kırgızistan’ın zamanla iç politikasında öze dönüş, kimliğini bulma ve yeniden inşa noktasında ne tür faaliyetler gerçekleştirildi?

– SSCB’de yaşamanın olumlu ve olumsuz etkileri olmuştur. Örneğin Sovyetler döneminde Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Kırgızlar dahil çok sayıda Rusça konuşan halklar yaşadığından yalnızca bir okulda Kırgız dili eğitim verilmiştir. Diğer okullarda eğitim Rusça olmuştur. Sovyet zamanında bu gibi faktörlerin mevcudiyetinin sonraki aşamalardaki olumsuz etkileri olduğu gibi diğer olumlu etkilerinden de bahsetmek mümkündür.

Olumlu yönlerine gelince, Sovyet zamanında bilim, eğitim çok gelişmişti ve biz Rus dili aracılığında dünyadaki diğer bilimsel araştırmalardan haberdar olabiliyorduk. Ayrıca bilim ve eğitim alanında, dünya ölçeğinde Kırgızistan da dâhil SSCB ön sıralarda duruyordu. Örneğin ilgili dönemde okuma yazma bilenlerin oranı % 98 oranında idi. Geçen 27 yıl içinde elbette ki, iyi yönde çok şey değişti. Örneğin, din sınırı kaldırıldı. Kırgızistan’da yerli halk dahil çok sayıda insan, Kırgız dilini öğreniyor. Çünkü Kırgız dili devlet dilidir. Kırgız halkı dünyadaki en eski halklardan biridir. Bunun dışında bizim devletçilik tarihimizin kökleri de kadim zamanlara dayanmaktadır. Bugünlerde Cumhurbaşkanımız Çin’de ziyarette bulunduğunda bizim halkın 3 bin yıldan fazla tarihi olduğu belgelerle onaylanmıştır.

Bu tarihin 3000 yıllık geçmişi bulunmaktadır. Biz dünyaya, özellikle de Türk dünyasına önemli katkılarda bulunduk ve bulunmaktayız. Buna örnek olarak en meşhur “Manas Destanı” ön sırada yerini almaktadır. Bundan yola çıkarak Kırgız halkının asla kaybolmayacağını düşünüyorum. Küçük bir halk olmamıza rağmen, eğitimli ve yaratıcı insanlarız. Diğer Türk halkları gibi biz de çadırdan, yörük evinden çıktık. Türk halkları eski çağlarda göçebe yaşam tarzı sürmüştür. Biz Kırgızlar çadırı “Boz üy” gibi ifade ediyorduk ve eminlikle diye bilirim ki, Türk halkları arasında en güzel ve en zengin çadır Kırgızlara ait olmuştur. İstanbul’da Türk Dünyası Kültür Merkezinde kültürel örneklerimiz arasında bizim çadır da yer almıştır ve görmek isteyenler gidip ziyarette bulunabilir.

Sayın Büyükelçim, ülkenizde Türk kimliği doğrultusunda gerçekleştirilen faaliyetler ve bu doğrultuda Kırgız toplumunda yaşanan değişimler nelerdir?

– SSCB’nin yıkılmasının ardından diğer 15 Cumhuriyet gibi, Kırgızistan’da da siyasi ve ekonomik reformlar başlatıldı, ekonomisi kuruldu. Bildiğiniz gibi, biz bir parlamenter yönetime sahibiz. Bağımsızlığın ilk yıllarında eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında ilk defa biz ‘Som’ ulusal para birimimizi bastık. Ekonomide özel sektöre geçiş yaptık. Bağımsız Devletler Birliği ükeleri arasında ilk olarak Dünya Ticaret Örgütü’ne girdik.

Ayrıca eğitimde de reformlar yaptık. En iyi üniversitelerden biri olan Kırgız-Türk Manas Üniversitesi’ni kurduk. Ayrıca Orta Asya’daki Amerikan Üniversitesi Bişkek’te yer almaktadır. Şu anda Kırgızistan’da altı milyondan fazla insan yaşıyor. Dağlık bölgelerdeki yaşam oldukça karmaşık olduğundan, nüfusun çoğu Talas, Narın, Çuy ve Issık-Kul havzası vadilerinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin nüfusu çok ulusludur, ancak çoğu zaman farklı ulusların temsilcileri karışık yaşamaktadır. Örneğin, %14,3’ünü oluşturan Özbekler, ülkenin güney-batısında %7,8 ile temsil edilen Ruslar, çoğunlukla kuzeyde, az sayıda Alman Talas ve Kant bölgelerinde, Çinli Müslümanlardan oluşan Dunganlar ve Kazaklar-Çuy Vadisi’nde, Uygurlar Bişkek, Oş ve Celal-Abad’da yaşamaktadır. Elbette, etnik çoğunluğu oluşturan Kırgızlar, ülke genelinde yaşıyor ve kırsal alanların çoğunda hâkimdirler.

– Bildiğimiz gibi, Manas Üniversitesi, TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü ata topraklarımızda çok önemli hizmetlere vesile olmakta, güzel işler yapmaktadır. Bu açıdan bakarsak, Kırgızistan’ın Türkiye ve Türk dilli topluluklar arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri ile ilgili görüşlerinizi nasıl ifade edebilirsiniz?

– Öncelikle komşularımızdan başlayalım. Komşu Kazakistan ve Özbekistan ile ilişkilerimiz çok güzeldir, Türk dünyasını oluşturan Türkmenistan, Azerbaycan, Türkiye ile de iyi düzeyde ilişkilerimiz var ve giderek gelişmektedir. Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra Türk dünyasını bir araya getirmek, kültürlerini tanıtmak amaçlı kurulan kurumlar olan Uluslararası Türk Kültür Teşkilatı – TÜRKSOY, Türk Keneşi ile de sıkı işbirliği yapıyoruz. Kurumun yıllık toplantısı bu yılın Ekim ayında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılacak. Geçen yılı 3. Dünya Göçebe Oyunları, Kırgızistan’da Isık Gölü’nün kenarındaki Çolpon-Ata şehrinde düzenlenen Dünya Göçebe Oyunları görkemli bir törenle yapıldı. İki yıldır hazırlığı süren oyunlar, göçebe Türk kavimlerinin hayatına ışık tutuyor. Göçebe Oyunları’na, başta Türkiye olmak üzere, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Afganistan, Altay, Moğolistan, Kore, Çin ve Rusya’dan 19 grup katıldı. Söz konusu etkinlik ortak kültürümüze büyük katkı yaptı. Bildiğiniz gibi, bu yıl Göçebe Oyunları Türkiye’de gerçekleşecek.

2019 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilen Kırgızistan’ın Oş şehrinde yapılan faaliyetlerle ilgili görüşlerinizi nasıl ifade edebilirsiniz? Bu proje ile Kırgızistan TÜRK Dünyasına ne gibi katkı sağlamaktadır?

– 2019 Türk Dünyası Kültür Başkenti seçilen Kırgızistan’ın Oş şehrinde açılış merasimi gerçekleştirilmiştir. Şu anda Oş’ta çok sayda etkinlikler düzenlenmektedir. Bu da bizim Türk dünyasına katkımızdır. Biliyorsunuz, geçen yıl TÜRKSOY’un inisiatifiyle dünyada en büyük yazarlardan olan “Cengiz Aytmatov” yılı gerçekleştirildi. Elbette bununla da biz, Türk dünyasına bir katkıda bulunmuş olduk. 3000 yıllık tarihi olan, antik tarihi mekân Oş’un başkent ilan edilmesi iyi bir inisiyatiftir. Oş şehri, Kırgızistan ve tüm Türk dünyasını etkilemektedir. Söz konusu etkinlik sayesinde yabancı gazeteciler, politikacılar, din adamları, esnaf, bilim adamları Oş hakkında daha çok şey öğrendiler.

-Kırgız Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye’dir. iki ülke arasında 29 Ocak 1992 tarihinde diplomatik ilişkiler tesis edilmiştir. 1992 yılı içerisinde karşılıklı olarak Bişkek ve Ankara’da Büyükelçilikler açılmıştır. Bu süreçte kültürel, ekonomik ve siyasi alanlarda iki ülke ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Türkiye ile Kırgızistan arasındaki 2011 yılında stratejik ortaklık seviyesindeki ilişkiler başta siyasi, ekonomik/ticari, askeri, kültür, eğitim, sağlık, ulaştırma alanlarında olmak üzere çok boyutlu sürdürülmektedir. İki ülke Cumhurbaşkanları tarafından 1997 yılında imzalanan “Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması”, 1999 yılında yayımlanan “Türkiye ve Kırgızistan: Birlikte 21. Yüzyıla” bildirisi ve 2011 yılında imzalanan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) Kurulmasına İlişkin Ortak Açıklama, bugünkü stratejik ortaklığımızın temel göstergeleridir. Cumhurbaşkanlarımız 2018 yılında ikisi resmi olmak üzere toplamda dört kez bir araya gelmişlerdir. Cumhurbaşkanımız Sayın Sooronbay Ceenbekov, 9-11 Nisan 2018 tarihlerinde Türkiye’ye resmi bir ziyaret gerçekleştirmiş, ardından Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yemin törenine iştirak etmek üzere 9 Temmuz 2018 tarihinde Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı ikili resmi ziyaret gerçekleştirmek, YDSK 4. Oturumu’na eş başkanlık etmek, 3. Dünya Göçebe Oyunları’nın açılışına katılmak ve Türk Konseyi 6. Zirvesi’ne iştirak etmek amacıyla 1-3 Eylül 2018 tarihlerinde Kırgızistan’ı ziyaret etmiştir. Türkiye ile aynı zamanda ticaret ortağıyız. Cumhurbaşkanlarımız arasında gerçekleştirilen görüşmelerde iki ülke arasındaki ticari hacmin 1 milyar Amerikan dolarına çıkarılacağı kararlaştırılmıştır. Bunun gibi bir çok gelişmeler, TİKA’nın Kırgızistan’da çok aktif bir şekilde faaliyetlerde bulunuyor olması, bu alanlarda da ilişkilerimizin gayet yolunda olduğunu göstermektedir.

Yatırımcılara da gayet uygun ortamlar hazırladık. Örneğin vergi oranının iç ve dış yatırımcılara aynı oranda olması, katma değer vergisi (KDV) oranının %12, gelir ve kâr vergi oranının %10 olması, iş kurmak için kayıt işlerinin sadece 3 gün alması, ve 1 kWh elektriğin sadece yaklaşık 0,03$ olması ve üretim yapacak makinelerin yatırım amacıyla ülkemize sokulmasında vergiden tamamen muaf olunması bunun göstergelerindendir.

KDV Gelir vergisi Kâr vergisi 1 kWh elektriğin
%12 %10 %10 0,03$

Bunun dışında Kırgızistan’ın içerisinde Rusya, Belarus, Kazakistan, Ermenistan’ın bulunduğu Gümrük Birliğine girmesi, 180 miyonluk tüketici pazarına vergiden tamamen muaf bir şekilde ihracat yapabilme olanağı sağlıyor. Ayrıca Dünya Ticaret Organizasyonu üyesi olması hasebiyle de Çin’e en düşük vergiyle ürün ihracatında bulunmayı mümkün kılınmıştır.

Tarım, imalat, enerji, turizm ve madencilik başta olmak üzere pek çok yatırıma uygun ortam barındıran Kırgızistan’ın halkı ve sahip olduğu gelenek-görenekleri de dostluğun, misafirperverliğin hakkını vermektedir.

İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth Of Nation), Arap Ligi, Fransızca Konuşan Milletler (Francophonie), Farsça Konuşan Milletler Topluluğu (İran, Afganistan ve Tacikistan) ve daha birçok, soy ve kültüre dayalı milletler topluluğu var. Türk soylu ülkeler birliğinin geldiği noktayı yeterli buluyor musunuz? Yukarı da verdiğimiz diğer örneklerle karşılaştırıldığında nasıl bir fark görüyorsunuz?

– Türk dilinde konuşan Cumhuriyetler bağımsızlık kazandıktan sonra onları bir araya getirmek yönünde bir TÜRKSOY, Türk Konseyi (Keneşi), TÜRKPA gibi kurumlar oluşturulmuştur. Bu açıdan Türk soylu ülkeler birliğinin geldiği noktayı yeterli buluyorum ve Türk birliği için bu kurumların yeterli olduğunu düşünüyorum. Önemli olan birliğimizdir. Bu kuruluşlar yeterince çalışırsa, Türk Dünyasına daha çok fayda sağlanmış olunacaktır.

– Rahmetli Alparslan Türkeş’in önderliğinde, Türk dünyasında kurulan ilk sivil toplum kuruluşu olan TÜDEV (Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Vakfı) 25 yıldır Türk kökenli halkların birliği için çalışmaktadır. TÜDEV hakkında ne düşünüyorsunuz? Ülkenizde benzer sivil örgütlenmeler var mı?

– Ben sadece 2 aydır buradayım. Rahmetli Alparslan Türkeş ve TÜDEV’in faaliyetleri hakkında bilgi sahibi oldum. Bugünlerde oğlu, TÜDEV’in Başkanı Sayın Yıldırım Tuğrul Türkeş’le görüştük. en önemli iki prensibi TÜDEV’in ilişki kurduğu ülkelerin iç işlerine karışmamayı, siyaset yapmadan Türk dünyasını birleştirmeye çalışmayı kendisine en önemli iki prensip olarak seçmesini doğru ve sevindirici buldum.

Kaynak: TÜDEV