Bişkek (Golden Bridge News) KKTC Cumhurbaşkanı eski danışmanı, araştırmacı-gazeteci, yazar Kırgız Hükümetinin davetlisi olarak 3.Dünya Göcebe Oyunlarının misafiri Gökhan Güler'in GBNews'e aktarılan Notlarını okuyucuların dikkatina takdim ediriz.
Kırgızistan’ın ev sahipliğinde 2 Eylül akşamı Issık Göl’de düzenlenen 3. Dünya Göçebe Oyunları’nın açılış töreninde 79 takım arasında en büyük ilgiyi şüphesiz Macar Turan Vakfı Başkanı Biro Andraş liderliğindeki Macaristan Takımı üzerinde toplamayı başardı.
3 Eylül günü Tanrı Dağları ile Issık Gölü arasında kalan Çolpon Ata kenti, Cengiz Aytmatov Ruh Ordo Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen 6. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılan ülkeler arasında da sanırım yine en büyük ilgi ve merak Macaristan üzerinde toplandı.
Öyle ya nasıl olur da Macaristan, Türk Konseyi toplantısına gözlemci üye olarak başvuruda bulundu ve başvurusu kabul gördü? Aslına bakarsanız Macaristan tarihine biraz meraklı olanlar Macarların kendilerini hun olarak tanımladıklarını, Orta Asya’dan şu an yaşadıkları bölgeye geldiklerini ve Türk kökenli olduklarını bilir.
Bizans İmparatoru 8. Constantine Porphyrogenitus, MS. 948-952 yılları arasında kaleme aldığı kitabında, Macarlar’dan Türk, ülkelerinden de “Tourkia” olarak söz etmektedir. Bizans İmparatoru, kitabında ”Arpad, Türkler’in büyük prensi” ifadelerini kullanmıştır.
Orta çağ Macar tarih yazarları Arpad hanedanlığının yani Turul hanedanlığının Atilla’dan, Hun İmparatorluğundan geldiğini yazmışlardır. Avrupalı tarihçiler ve o dönemki Avrupa devletleri, özellikle Bizanslılar Macar devletini “Batı Türkiye” olarak adlandırmışlar, Macar hanedanına “Türklerin Prensi” olarak hitap etmişlerdir.
Macar tarihinde 896 yılında Arpad Orta Asya’dan göçe başlayan 7 kavimi bir araya getirerek bugün yaşadıkları bölgeye getiren büyük bir kahramandır. Macarlar hun köklerine bağlı oldukları gibi Orta Asya’dan gelirken tengri ve şaman inancı ile birlikte gelmişlerdi.
Arpad’ın torunu olan İstvan 1000 yılında Macaristan Devletini kurarak ilan ettiği dönemde Bizans, Avrupa ve Papa kendilerini Hıristiyan olmaya davet etmiş. Kabul etmemeleri durumunda kendileri ile mücadele edecekleri mesajını iletmişti.
Arpad mevcut durumu devam ettirebilmek için bu öneriyi kabul etmiş, amcası Koppany ise şiddetle buna karşı çıkarak ayaklanma başlatmıştır. Papa’nın emri ile Avrupa’dan yardım alan Arpad amcası Koppany’i yenerek Macarların Hıristiyanlaşma sürecini başlatmıştır.
Papa, bu olay üzerine Macar hükümdarı Istvan’a bir taç gönderir. İstvan, Macar Kralı Geza’nın oğlu, Arpad’ın torunudur. İkinci bir taç da Bizans İmparatoru’ndan minnet ifadesi olarak hediye edilir. Bu iki tacın birbirine eklenmesiyle Macarlar’ın ”Szent Korona” dedikleri Kutsal Taçları meydana gelmiştir. Bu tacın Bizanslılarca gönderilen kısmında “Geobitzas Pistos Krales Tourkias” yazılıdır, yani “Türklerin ülkesinin İnançlı Kralı Geza’ya”
Macarların Türk kökene sahip oldukları sanırım son dönemde en yoğun şekilde Macar Turan Vakfı Başkanı Biro Andraş’ın girişimleri ile 2008’den bu yana Macaristan’ın Bugaç kasabasında yapılmakta olan Kurultaj (Hun ve Türk kökenli milletlerin soylar toplantısı) organizasyonu ile gündeme gelmeye başladı. Yeri gelmişken ifade etmek isterim ki Macar Turan Vakfı Başkanı Biro Andraş ile olabn yakın dostluğumuz sayesinde KKTC Kurultaj organizasyonuna 2010 yılından bu yana Genel Sekreterliğini sürdürdüğüm KKTC ASAM tarafından temsil edilmektedir.
Macar Turan Vakfı’nın, Macaristan Parlamentosu ve Dışişleri Bakanlığı bilgi, himaye ve destekleri ile yapmış oldukları Kurultaj organizasyonuna her 2 yılda bir Türk kökenli yaklaşık 30 ülkeden katılım olmaktadır.
Öyle anlaşılıyor ki Macaristan Başbakanı Viktor Orban 6. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları Zirvesi’ne başta Kurultaj organizasyonu ve Türk köklerine sahip olduklarını açık açık ifade etmeleri nedeniyle davet edilmiştir.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban 6. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları Zirvesi’nde yapmış olduğu konuşmasında, Macaristan’ın Türk kökenini koruduğunu ifade ederek, "Biz Macarca konuşuyoruz. Bu Türk diliyle bağlantısı olan eşsiz bir dil. Hıristiyan dinini aldık, fakat Kıpçak-Türk ilkeleri üzerinde duruyoruz.” dedi.
Kırgızistan Notları ismi ile kaleme aldığım bu yazı dizisinde Macaristan’ın Türk Dünyası ile var olan bağ ve ilişkilerine dikkat çekmeye çalışarak konu hakkında bilgisi olmayanlara bir nebze olsun katkıda bulunmak için bu yazıyı yazma gereği duyduğumu belirtmek istiyorum.
Türk Dünyasının görüldüğü üzere görülen ve görülmeyen, bilinen ve bilinmeyen yönleri mevcuttur. İlerleyen dönemde bakalım daha ne gibi ezber bozan bilgi ve süreçlerle karşı karşıya kalacağız…