Kırgızistan, Orta Asya’da yer alan çok güzel bir ülkedir. Toprağının küçük olmasına rağmen burda yaşayan halkın kalbi büyüktür. Yani, Kırgız halkı, her gelen misafiri çok iyi karşılayan, ona sıcacık davranan ve elinden gelen tüm iyiliği gösterebilen konuksever bir halktır. Kırgızların “misafirperverlik” karakterine ülkeye gelen tüm yabancı uluslar hayran kalır ve bu karakterin onların kanında olduğuna inanır.
“Kabar” ajansı mesleği ile bağlantılı olsun, ya da eğitim görmesi nedeniyle Kırgızistan’da bulunan yabancı uluslara Kırgızistan hakkında fikirlerini sordu.
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Eski Genel Sekreteri ve Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Hidayet TUNCAY hocamıza Kırgızistan hakkında birkaç soruda bulunduğumuzda bizimle çok güzel fikirlerini paylaştı.
Ülkemize ilk zaman geldiği andaki Kırgızistan ile şu andaki Kırgızistan’ın farklılığını sorduğumuzda aşağıdaki cevapları alabildik:
“Kırgızistan’ın ve Bişkek’in 5 yıl öncesi ile bugünkü durumu arasında oldukça büyük farklılıklar görülmektedir. Zira ilk geldiğimizde belli bir önyargı ile geliyoruz istemesek de. Ancak bu zamanla ilişkiler geliştikçe olumlu yönde değişim göstermektedir. Önyargılardan kurtulmuş oluyor, gerçekleri görüyorsunuz.
Kırgızistan çok güzel bir ülke ve Kiril alfabesini ilk başlarda çözememekten dolayı bir süre sıkıntı yaşamış olsam da gerçekten kendimi hiçbir şekilde kültür, örf ve yaşam biçimine asla yabancı hissetmedim diyebilirim.
Bu güzel ülke birçok güzelliği de hak ediyor doğrusu. Elbette toplum hayatında ve yaşam koşullarında olumlu yönde gelişmelere tanık olduk. Belki bunu birkaç örnekle açıklamak daha yerinde olacaktır. Mesela son beş yılın sonuna gelindiğinde rüşvetin son derece azaldığına, yabancılara karşı daha sevecen davranıldığına, güvelik mensuplarının daha nazik ve insancıl yaklaşımlarına, bilhassa yabancıların olur olmaz yerlerde durdurularak sürekli kimlik veya pasaport istenmediğine, sosyal hayatın daha da geliştiğine, yabancıların ülkede kendilerini daha da güvende hissettiklerine yer verebiliriz. Ayrıca buna benzer daha birçok hususu da buraya dâhil edebiliriz”.
Bir şehri, ülkeyi ve mekânları güzel yapan gösterişli yapılar değil, insanların kendsi olduğuna vurgu yapan Hidayet Bey, “Genel anlamda son beş yılda Bişkek’te ve kardeş ülkemiz Kırgızistan’da orada yaşamış kişiler olarak bizleri çok memnun eden olumlu gelişmeler olmuştur. Bir şehri, ülkeyi ve mekânları güzel yapan gösterişli yapılar değil, insanlardır. Biz Kırgız kardeşlerimizi çok sevdik ve içinde yaşadığımız toplumla iyi ilişkiler kurmaya, birbirimizi iyi anlamaya çalıştık ve her şeyden önemlisi, kardeş milletlerin bireyleri olduğumuzu hep göz önünde bulundurduk.
Bu bağlamda, Kırgızistan’ın ve Kırgız kardeşlerimizin hak ettikleri başarı ve gelişmeye daha da fazlasıyla kavuşmalarını gönülden temenni ediyorum” paylaşımında bulundu.
Mesleği ile bağlı Kırgızistan’ın çok yerlerine gidemediğinden dolayı pişmanlık duyan ve sadece Isık-Göl, Kırçın yaylası ile Oş şehrine gidebildiğini söyleyen hocamız, “Görevim gereği maalesef Bişkek dışında birçok yeri göremedim. Ancak Isık-Göl’e, Kırçın yaylasına ve Oş şehrine gitme imkânı bulabildim.
Isık-Göl’ün gerçekten bir doğa harikası ve suyunu, doğasını çok beğendim. Son derece dinlendirici bir ortamı ve güzel bir havası var.
Bilhassa Kırçın yaylasını 2014 Eylül ayında Göçebe Oyunları’nın yapıldığı sırada görmüştüm ve çok beğenmiştim. Tabiatın doğal hali ve hiçbir şekilde bozulmamış olması beni son derece etkilemişti. Oş şehri tarihi bir şehir, umarım bu tarihi ve geleneksel dokusunu bozmadan devam eder. İnsanlar güzel, cana yakın, yemekler harika ve şehir güzel” dedi.
Ülkemizde en sevdiğiniz yemek ve içecek?
“Şaşlık ve kuurdak yemeğini çok sevdim.
Yemekten öte sofra düzenine, yemeklerin sunumuna ve geleneksel Kırgız misafirperverliğine hayran kaldım.
Bu nedenle kendimi asla yabancı hissetmedim. İçecek olarak kımızı birkaç kez denedim alışık olmadığım için belki de fazla içemedim. Öte yandan Kompost ve diğer yerel içeceklerin tamamını çok sevdim”.
Türkiye’de genelde at eti yenmiyor, onların düşüncelerine göre, at kıutsal bir hayvandır, çünkü savaşlarda insanların kanadı olarak rol oynamış ve birçok belalardan kurtarmış. Kırgız halkının at eti yediğini duyunca da çok şaşırıyorlar. Ancak, ülkede at eti yenilmesinin şaşırtıcı birşey gibi gelmediğini, çünkü önceden bunun hakkında bilgisi olduğunu belirten Hidayet Bey, “Sizde at eti yenmiyor, ama buraya geldiğinizde onun hakkında duyduğunuzda hiç şaşırdınız mı? Onun tadına baktınız mı?” sorumuza bu şekilde cevap verdi:
“Hayır, hiç şaşırmadım, çünkü bu kardeş ülke Kırgızistan’ın bence milli bir geleneği. Bunu yadırgamak doğru olmaz diye düşünüyorum. Kırgızistan’da yaşamaya başlamadan önce at eti yenildiğini biliyordum. Ayrıca ben de gerek düğün, gerekse taziye davetlerinde ve daha birçok yemekte yedim diyebilirim. Son derece iyi ve faydalı buldum”.
Kültürümüzde sizin için çok şaşırtıcı olan şey nedir?
Aslında doğruyu söylemek gerekirse; şaşırtıcı değil de olumlu eleştiri ile bakılırsa uygun olan ya da olmayanlar diyebileceğimiz belli başlı özellikler mevcut. Bunlar:
• İnsanların son derece sakin mizaçlı olmaları,
• Geleneklerin ve dilde kullanılan birçok sözcüğün Türkiye Türkçesiyle olan benzerlikleri, bilhassa isimlerin benzerlikleri sanki kendi ülkemden biriyle konuşuyormuşum hissini uyandırdı bende,
• Bana en tuhaf gelen şey ise; uzun limuzin arabalarla düğün yapılması ve gereksiz lüks ve masraf olması,
• Bir diğer husus alkollü içeceklerin yaşı ne olursa olsun herkesin erişimine sunulmuş olması,
• Evlilik ve boşanmaların çok yaygın ve kolay olması,
• Yeniliğe sahip olmak için sadece tüketmek ve harcamak algısının hâkim olması,
• Bazı yükseköğretim kurumlarından Üniversite diplomasının çok kolay alınabilmesi,
• El sanatlarının olağanüstü biçimde gelişmiş olması,
• İnsanların üretmekten çok tüketmeye meyilli olmaları.
“Kırgızistan, kalbimi çaldın” diye Facebook sayfasında paylaşan ve sadece bu cümleyle Kırgızistan’ı çok ama çok sevdiğini yazan ABD’nin Minnesota eyaletinden Kırgızistan’a gelip, burada engelli çocuklar ile ilgili görev yapmış olan Courtney Ayers, Kırgız dilini çok iyi bildiğini, hatta Kırgızistan hakkında fikirlerini sorduğumuzda Kırgızca cevap da verebileceğini söyleyerek bizi çok mutlu etti. Bazı Kırgız arkadaşlarımızın burada doğduğundan beri yaşayıp ama hiç Kırgızca bilmemesine rağmen, ancak başka ülkeden gelip de çok az zaman içinde Kırgızca öğrendiğini ve çok güzel Kırgızca konuşabildiğini öğrendiğimizde çok mutlu olduk.
Bayan Courtney Ayers, Kırgızistan’da 2 yıl yaşadığını, halkın konuksever bir halk olduğunu ve Kırgızların evinde onu çok sıcak karşıladıklarından ötürü çok sevindiğini “Kabar” ajansına paylaştı. Kırgızların “plov” yani pilav yemeğini çok sevdiğini, ülkede yaşadığı dönemde plov, dımdama, lagman, çüçbara ve mantı yemeklerini çok güzel hazırlamayı öğrendiğini söyleyen Bayan Courtney, “Kırgız halkına ait en sevdiğim gelenek, onlarla bir sofrada çay içmektir” dedi.
Courtney Ayers, “Kırgızistan hakkında düşündüğümde evim aklıma geliyor. Kırgızistan, benim evim oldu ve kalbim hep ordadır” diye röportajını tamamladı.
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Tarih Bölümü mezunu, aynı bölümde yüksek Lisans’a devam eden Türkiyeli öğrenci Yasin ALTINOK, Kırgızistan’a ilk geldiğindeki ve şimdiki Kırgızistan’ın farklılıklarını bu şekilde paylaştı:
“İlk geldiğim Kırgızistan ile simdikisi biraz farklı, iyiye dönük bir gelişim var. Her sene düşünce olarak ve ilerleme olarak az da olsa bir değişim söz konusu eskiden çok problemli iken şu an çok daha iyi. Gelişmelerde toplumun zihin yapısında gelişmeler var, en azından insanlar artık herşeyi sorgulamaya başladı”.
Kırgızların (genelde Kırgız öğrenciler) önceden çok saf ve her duyduğuna kolayca inanabildiğini söyleyen Yasin Bey, “Önceden kimse hiçbir şeyi sorgulama gereksinimi duymuyordu. Kimden ne duyduysa doğru kabul ediyordu. Ama şu an öyle değil ve Bişkek’te önceden degişen tek şey reklam tabelaları iken şu an çevrede hızlı bir değişim ve yenilenme söz konusudur. En azından iyiye gitme yolunda çalışmalar devam ediyor. Eskiye nazaran şu andaki durum çok çok iyi”dedi.
Burada içeceklerden en çok şoro, çalap, yemek olarak çeçil, kuurdak yemeğini çok sevdiğini “Kabar” ajansına anlatan Yasin Bey, Kırgız geleneğinde yer alan ve her şeyden daha dikkat çeken şeyin hala başlık parasının (kalın) alınması olduğunu ve buna çok şaşırdığını, 21. Yüzyılda hala bu âdetin olması dikkat çekici olduğunu söyledi. Türk halkında bu tür göreneğin olup olmadığını sorduğumuzda, “Çok eskilerden varmış ama cumhuriyet kurulduktan sonra bu gelenek kalktı bizde. Şu anki düşünce kızların bir Mal gibi alınıp satılması gibi görüldüğünden bu tarz şeylerden vazgeçilmiş. Ben gidip bir kızın babasına “Ne kadar başlık parası istiyorsun?” desem beni hem doverler hemde kızı vermezler. Çünkü “Parayla alabileceğin kızlar dışarıda benim kızım öyle biri değil” diyor ve dayak yeme ihtmilalin yüksek yani” diye cevap vererek bizi çok şaşırttı. Oysa (kalın verme) geleneği bizde çok normaldir.
“Eğer burda kalmak şansınız olursa burda yaşar mıydınız?”
Sorumuza böylece cevap verdi:
“Evet yaşardım. Zaten 6 yıl burada geçirdim, şansım olsa yâda durumlar burada kalıp yaşamam yönünde olursa yaşardım elbette”.
Kırgızistan’da Isık-Göl ile Talas’ı gezdiğini, “Her tafafını gezdim bu iki yerin, güzel yerlerdi, gezerken çok hoşuma gitti açıkçası” derken, Talas’ı daha çok beğendiğini, “Isık-Göl de güzel, ama Talas ayrı bir yer bıraktı bende” diye paylaştı.
Kırgızistan, bağımsızlığını almasından sonra çok şeyler geçirdi, ağır dönemler yaşadı. Bütün bu yaşanan zorluklara rağmen ülkemiz şu anda gittikçe gelişmektedir. Kırgızistan, turistlere olsun, burada okuyacak ve çalışacak yabancı uluslara olsun her zaman kapılarını açık bırakır.
Kırgızistan’a hoş geldiniz!
Resimler İnternetten alındı
Ayperi Bekmırzayeva